21 Kasım 2009 Cumartesi

GDO hakkında bilmeniz gereken herşey

GDO nedir, ne kadar zararlıdır?
TÜRK insanı genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) nedeniyle sağlığından mı
olacak yoksa bu teknoloji refah ve avantaj mı sağlayacak? 26 Ekim’de yürürlüğe giren gıda ve yem amaçlı GDO’lu ürünlerin ithalatı, işlenmesi, ihracatı, kontrol ve denetimine dair yönetmelik, bu soruların yanında tartışmaları da beraberinde getirdi ve Türkiye’de gündemin zirvesine yerleşti. Daha önce, gerekli denetim olmadığı için ülkeye girişi yasak olan ürünleri tartışan Türkiye, artık genetiği değiştirilmiş
gıdalarla resmi olarak tanışıyor. Bu şu demek: Akrep geni taşıyan pamuk, tavuk genli patates ve balık genli domates hayal ürünü değil, gerçek. Türkiye’de biyogüvenlik yasası olmamasından denetim mekanizmasına ilişkin şüphelere kadar birçok itirazın yapıldığı konuda en merak edilen şey, bu ürünlerin insan
sağlığına olan etkileri. Acaba bu ürünler birçoklarının iddia ettiği gibi gerçek bir tehlike mi yoksa açlığa ve yoksulluğa çare mi? İşte tüm boyutlarıyla GDO dosyası…

Ceyda ERENOĞLU / GAZETE HABERTÜRK

GDO NEDİR?
DOĞADA kendi başına gerçekleşmeyen, sadece laboratuvar ortamında genetik
değişiklik sonucu üretilen organizmalara “Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO)”
denir. Örneğin, mısıra bir bakteriden alınan genin yerleştirilmesi ancak laboratuvar ortamında ve insan eliyle gerçekleşir.

‘3 KUŞAK SONRA KISIRLIK BAŞLAR’
İstanbul Üniv. İstanbul Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kenan Demirkol:
Prof. Dr. Kenan Demirkol, Türkiye’nin hâlâ bir biyogüvenlik yasası bulunmadığını ve bu yasa olmadığı için ithal edilen bir gıdanın içeriğini incelemenin mümkün olmadığını söylüyor. “Bir doktor olarak ithal edilen gıdada zehir olduğunu düşünür ve varlığını kanıtlayıp açıklarsam, markaya zarar vermekten dava edilirimancak ürünü üreten firmaya hiçbir şey olmaz” diyen Demirkol, GDO’lu ürünlerin alerji riskini artırmanın yanında insan ve hayvanlarda antibiyotiklere karşı direnç oluşumuna da neden olduğunu belirtiyor. Demirkol, yapılan deneylerin en geç üçüncü nesilden itibaren kısırlık görülebileceği sonucunu ortaya çıkardığını vurguluyor

‘AÇIKLAMALAR YETERLİ DEĞİL’
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Bölümü Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Aydın:
Prof. Dr. Ahmet Aydın, hükümet yetkililerinin GDO tohumlarının bebekmamalarında olmayacağı açıklamasını yeterli bulmuyor ve “Madem bebeklere zararlı olduğunu biliyoruz, neden iki-üç yaşındaki çocuklara yediriyoruz?” sorusunu soruyor. Prof. Dr. Aydın’a göre toksinler ve diğer zararlımaddeler, körpe vücutları daha çok etkiliyor. Hamileler ve çocuk sahibi olabilecek genç erkekler de aynı riski taşıyor.

‘KANSER YAPMAZ’ DİYEMEYİZ
İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü’nden Uzman Dr. Yavuz Dizdar: GDO’lu ürünlerin insan sağlığı üzerindeki etkilerinin yeterince araştırılmadığını söyleyen Uzman Dr. Yavuz Dizdar, şu ana kadar bilinen zararlar arasında, ciddi alerjiler ile bir GDO türüne özgü olan ve ölümcül seyreden kas erimesi olduğunu hatırlattı. Dr. Dizdar’a göre, hiç karşılaşılmayan bir genin etkileri tahmin edilemez. Bu nedenle “GDO’lu ürünler, kanser ve Alzheimer gibi hastalıklara neden olmaz!” demek doğru değil. Dr. Dizdar’a göre tükettiğimiz gıdaların güvenli olup olmadığını bilmemiz binlerce yıldır tüketiyor olmamızın bir sonucu. Oysa GDO’lar son 10 yıldır tüketiliyor. Bu anlamda doğada var olmadıkları ve hiçbir güvenlik araştırması yapılmadığı için halkın bilinmeze itilmesine sessiz kalmamak gerekiyor.

‘GDO’YA HAYIR!’ demek için 5 neden
Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) ile ilgili olarak 30’u aşkın sivil toplum kuruluşunu barındıran “GDO’ya Hayır Platformu” kuruldu. Platform GDO’lu ürünlere 5 nedenden dolayı ‘Hayır’ diyor. GDO’nun insan sağlığı üzerine etkileri konusunda
bugüne kadar yapılan araştırmalar, kesin sonuçlara ulaşmamış. Bu nedenle yapılan araştırmalar yetersizdir. GDO’lu ürünler bebekler için yasak, anne babalar için serbesttir. Bu ürünler zararlı ise emziren ya da hamile kadınlar tarafından neden tüketilmekte; iddia edildiği gibi zararlı değilse bebeklere niçin yasaklanmaktadır? Hayvan denekleri üzerinde yapılan denemeler GDO’ların;
kan yapısını bozduğunu, bağışıklık sistemini çökerttiğini, sinir sistemini tahrip ettiğini, organlarda küçülme meydana getirdiğini ve sonraki nesillerde üreme yeteneğini bitirdiğini göstermektedir. GDO’lu ürünlerde antibiyotik direnç geni kullanılmakta ve bunun insan ve hayvan sağlığı açısından son derece zararlı olduğu bilinmektedir. GDO’lu yemlerle beslenen hayvanlar ve ürünler de GDO’lu
sayılmaktadır. Ancak ürünlerin etiketlenmesine ilişkin hiçbir madde yönetmelikte yer almamaktadır.

DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ NE DİYOR?
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), günümüzde uluslararası pazarlarda satılan
GDO’lu ürünlerin risk değerlendirmelerinden geçtiğini ve insan sağlığına etki edecek herhangi bir zararın tespit edilmediğini söylüyor. Ancak genel gıda
hijyeni prensiplerine göre satış öncesi ve sonrasında risk değerlendirmesi ve sıkı
bir denetleme yapılması gerekiyor.

14 Eylül 2009 Pazartesi

Desyrel 50 Mg 30 Doz aşımı

Aşırı doz, bildirilen yan ve istenmeyen etkilerin sıklık ve şiddetini artırır. 7.5 ve 9.2 g alan iki hastada yalnız uyku hali ve letarji olmuş ve sekelsiz iyileşmişlerdir. Ancak alkol ve diğer merkezi sinir sistemi depressanları ile aşırı dozda alındığında ölüm bildirilmiştir. Böyle durumlarda hastaların yatırılması, midelerinin boşaltılması, semptomatik ve destekleyici tedavilerin uygulanması gerekir.

Desyrel 50 Mg Yan Etkileri

Sinir sistemiyle ilişkili yan etkiler, sık olarak tedavinin ilk haftasında görülür ve özellikle uyku hali şeklinde olur. Diğerleri arasında baş ağrısı, baş dönmesi, sersemlik, yorgunluk, asteni, konsantrasyon güçlüğü, sinirlilik, öfke, uykusuzluk, konfüzyon, oryantasyon bozukluğu, hafıza zaafiyeti sayılabilir. Eksitasyon, ajitasyon, hipomani, tonik-klonik nöbetler, kabus, tremor, parestezi, akatizi nadiren bildirilmiştir.

Sindirim sistemiyle ilişkili yan etkiler; ishal, bulantı, kusma, ağızda kötü tat, mide ve karında sıkıntı hissidir.

Kardiyovasküler yan etkiler arasında hipotansiyon, hipertansiyon, ortostatik hipotansiyon, taşikardi, çarpıntı, nefes darlığı, senkop ve uzun süreli tedavilerde bradikardi sayılabilir.

Seksüel sistemle ilişkili olarak libido azalması ve retrograd ejakülasyon bildirilmiştir.

Ayrıca cilt döküntüsü, kaşıntı, kilo alma veya verme, kulak çınlaması, ödem, nazal konjesyon, konuşma güçlüğü, aritmi ve lökopeni nadiren görülebilir.

BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

Desyrel 50 Mg ENDİKASYONLARI

ENDİKASYONLARI

- Anksiyete ile birlikte olan veya olmayan muhtelif tipte depresyonlar (Endojen, envolusyonel, organik, nörotik, psikoreaktif, atipik sekonder vs.); psikosomatik bozukluklar.

- Yaşlıların emosyonel affektif bozuklukları ve organik beyin sendromları.

KONTRENDİKASYONLARI

Trazodona aşırı hassasiyeti olanlarda ve miyokard infarktüsünün başlangıç iyileşme safhalarında kullanılmamalıdır

Desyrel 50 Mg 30 Tablet



FORMÜL

Desyrel® 100 mg tablet; Bir tablet, 100 mg trazodon HCl içerir.
Desyrel® 50 mg tablet; Bir tablet, 50 mg trazodon HCl ayrıca gün batışı sarısı lak içerir.


FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLERİ
Trazodon, anksiyolitik etkiye sahip kuvvetli bir antidepressandır. Kimyasal yapısı ve farmakolojik profili, bilinen trisiklik, tetrasiklik, diğer antidepressan ve psikotrop ilaçlardan farklı bir triazolopiridin derivesidir. Etki mekanizması tam olarak bilinmemekle beraber antidepressan etkisi; beyinde serotonerjik sisteme yaptığı selektif etkiye ve noradrenalin uptake'ine anlamlı bir etkisi olmamasına rağmen beta adrenoseptör hassasiyetini azaltmasına bağlanmaktadır.

Trazodon'un en belirgin özelliği, depresyonun patojenik faktörlerinden biri olarak ileri sürülen "Nahoş denemelerin emosyonel entegrasyonundan sorumlu mekanizmanın sonradan ortaya çıkan veya esastan kusurlu oluşuna bağlı dengesizliği"ni selektif şekilde etkileyerek gidermesidir. Bu özelliği nedeniyle ağrı ve gerginliğin arttığı durumlarda da faydalı olmaktadır. Trazodon, beyin sinaptozomlarında ve trombositlerde serotonin (5-HT) uptake'ini engeller. Vasküler seviyede yaptığı antiserotonin etki serebrovasküler iskemilerde faydalı olmasını açıklayabilir.

13 Eylül 2009 Pazar

Stres Testi




Aşağıdaki durumlara genel olarak nasıl tepki gösterdiğinizi işar et leyerek stres düzeyinizi ölçün.

4- Her zaman
3- Sık sık
2- Bazen
1- Hiç

Her soruya size uygun olduğunu düşündüğünüz bir sayı verin. Anketi tamamladığınızda sayıları toplayın. Anketin sonucunu elde ettiğiniz sayıya göre değerlendirin.

  1. Birçok farklı işi kısa zamana sığdırmaya çalışıyor musunuz?
  2. İş aksaklıkları veya gecikmeler durumunda sabırsızlanıyor musunuz?
  3. Eğlenme amaçlı da olsa oynadığınız oyunlarda hep kazanmak zorunda hissediyor musunuz?
  4. Trafikte kırmızı ışık yanmak üzereyken arabanızla hemen geçmeye çalışıyor musunuz?
  5. Yaptığınız bir işte yardıma ihtiyacınız olsa da sormaktan kaçınıyor musunuz?
  6. Sürekli olarak başkalarının hayranlığını kazanmak ve saygı duyulma ihtiyacı hissediyor musunuz?
  7. Başkalarının işlerini yapma biçimlerini sıklıkla eleştiriyor musunuz?
  8. Sıklıkla saate bakar mısınız?
  9. Başarılarınızı ve pozisyonunuzu yükseltme konusunda aşırı hırs yaptığınız oluyor mu?
  10. Zamanın size yetmediği düşüncesine kapılıyor musunuz?
  11. Bir anda birden çok iş yapma alışkanlığınız var mıdır?
  12. Sıklıkla gergin veya sinirli hissediyor musunuz?
  13. Hobilerinize ve kendinize vakit ayırmakta zorlanıyor musunuz?
  14. Çabuk konuşma veya sohbetleri hızlandırma eğiliminiz var mıdır?
  15. Kendinizi geçinilmesi zor biri olarak kabul ediyor musunuz?
  16. Arkadaş veya akrabalarınız sizinle geçinmenin zor olduğunu söylerler mi?
  17. Birden fazla projede yer alma eğiliminiz var mıdır?
  18. Kendinize sıklıkla işinizi bitirme tarihleri koyuyor musunuz?
  19. Dinlenmeye ayırdığınız veya boş oturduğunuz vakitlerde kendinizi suçlu hissediyor musunuz?
  20. Kendinize çok fazla sorumluluk yüklediğiniz oluyor mu?

DEĞERLENDİRME

* Eğer toplam 20 - 30 arasındaysa, fazla üretken bir insan değilsiniz ve hayatınızı canlandırmaya ihtiyacınız var.
* Eğer toplam 31 - 50 arasındaysa, stresle başa çıkma konusunda iyi durumdasınız.
* Eğer toplam 51 - 60 arasındaysa, stres düzeyiniz normalin üzerindedir ve aşırı ger gin olma sınırındasınız demektir.
* Eğer toplam skor 61 ve üzerindeyse, kalp hastalığına yakalanma şansınız yüksektir.

Bu test, Sweet Briar Üniversitesi Akademik Kaynak Merkezi´nden alınmıştır

Stressle başa çıkmak ve huzurlu yaşamak için öneriler:

  • • Kendinizi, sözde stres yaratan belirli ve kaynakları tanıyın.
  • • Kişiler arasi iyi iliskiler kurun.
  • • Bedeninizi kontrol edin.
  • Dengeli beslenin.
  • Bugünün işini yarına bırakmayın.
  • "Her işi yaparım" ya da "Hiçbir şey yapamam" demeyin.
  • Zihinsel özelliklerinizi doğru değerlendirin.
  • Yitirdiklerinizin nedenini arayin.
  • Zamanin tutsağı olmayın.
  • "Hayır" demeyi bilin.
  • Önce özeleştiri yapın ve herkes tarafından sevilmeyi beklemeyin.
  • Yapabileceklerinizle yetinmeyi bilin.
  • Kendinizi vazgeçilmez görmeyin.
  • Alkolik gibi işkolik olmayın.
  • İşinizi gerçek olanaklarınızla uyumlu kılın.
  • Dinlenmeyi bilin.
  • Spora zaman ayırın, fizik egzersiz yapın.
  • Solunumunuzu denetleyin.
  • Savunma mekanizmalarindan yararlanin.
  • Davranışlarınızı düzenleyin.
  • Öfkenizi yenin.

Depresyonun Belirtileri Nelerdir?




Depresyon birçok sekilde tanimlanabilir ve birçok belirtisi vardir, bunlar arasinda en önemlileri:

Depresif duygudurum
Ilgi kaybi
Yorgunluk ve enerjisizlik

Içten içe kendinizi üzgün ve mutsuz hissediyor olabilirsiniz. Ayrica kötümser ve olumsuz duygular içinde olabilirsiniz. Belki de normalde keyif aldiginiz seylere olan ilginizi yitirmissinizdir.

Depresyona yakalandiysaniz, mutlu olma kapasitenizin bir kismini yitirebilirsiniz, iyi bir sey oldugunda bile mutlu olamazsiniz. Yorgun ve enerjisiz olabilirsiniz. Hatta düsünmek ve karar vermek bile size zor gelebilir.

Belirtileri ilk kim fark eder?
Çogu kez depresyon belirtilerini ilk saptayanlar en yakinlarinizdir. Sözgelimi sunlari fark edebilirler:

Üzgün göründügünüzü
Daha yavas ve olabildigince az konustugunuzu ve hareket ettiginizi
Karar vermekte zorlandiginizi
Belleginizin zayifladigini

Bazi durumlarda depresyon sinirlilik, anksiyete veya konfüzyonla kendini belli edebilir. Baskalarinin önemsemedigi sorunlar sizi fazlasiyla endiselendirebilir. Sizin ve baskalarinin aklina depresyonda olabileceginiz olasiliginin gelmemesinin nedenlerinden biri bu olabilir.

Belirtiler fiziksel olabilir mi?
Bazi depresyon tipleri fiziksel belirtilerle ortaya çikar, sözgelimi:



Istahsizlik
Agrilar
Hipokondri/fiziksel saglikla asiri ugrasma
Uyku bozuklugu

Fiziksel belirtiler bedensel bir hastaliktan kuskulanmaniza yol açabilir. Ayrica birçok fiziksel hastaligin depresyondakilere benzer belirtiler verdigini de unutmamalisiniz.

Ciddi fiziksel hastaliklarin depresyon gelistirme olasiligini artirdigini bilmek de önemlidir. Ciddi bir fiziksel hastalikla baglantili olarak depresyon ortaya çiktiginda, organik depresyon içinde oldugunuz söylenir.

Depresyonun en sik görülen belirtileri nelerdir?
Depresyon birçok sekilde ortaya çikabilirse de, en önde gelen belirtiler sunlardir:

Çökkün duygudurum
Üzgünlük
Enerjisizlik





Bunlarin yaninda, hastalik için karakteristik daha birçok belirti vardi. Bu belirtiler bir örüntü olustururlar, bu örüntü de depresyon tanisi için temel olusturur.

Depresyona yakalandiginizdan kuskulaniyorsaniz veya açiklanamayan fiziksel belirtileriniz varsa doktorunuza danisin. Doktorunuz bir tani koyup dogru tedaviyi önerebilecekti

12 Eylül 2009 Cumartesi

Depresyon Testi


Depresyon testi yaptiniz mi?

İnsanlar hep sorar depresyon nedir bilmez ama testi varken çözümüde kolay olur

iste size depresyon testi... Depresyonda misiniz degil misiniz? Cagimizin hastaligi depresyon ozellikle sonbahar mevsimi ile iliskilidir. Mecidal Park Bahcelievler Hastanesi Psikiyatri Uzmani Doc.Dr. Husnu Erkmen; "Bahar depresyonu ozel bir depresyon tipi degildir. Yapilan calismalarda depresyonun mevsimsel oldugu ortaya konmustur" dedi.


DEPRESYON TESTI

En az iki hafta boyunca asagidaki yakinmalardan besinin gorulmes depresyonu isaret ediyori.


1-Uzgun ve bos hissetme

2-Gunun buyuk bolumunde ilgi azalmasi ve zevk alma azalmasi

3-Nedensiz kilo alma veya kaybetme

4-Uykusuzluk veya asiri uyuma

5-Yersiz asiri hareketlilik veya uyusukluk

6-Surekli ve nedensiz yorgunluk, bitkinlik ve enerji kaybi

7-Degersizlik ve sucluluk duygulari

8-Dusunme ve konsantre olma yetisinin azalmasi, kararsizlik

9-Olum ve intihar dusunceleri, intihar planlari yapmak.

11 Eylül 2009 Cuma

Stres


Stres sözcüğü en geniş anlamda birey-çevre etkileşiminde kişinin uyumunu bozan, kapasitesini zorlayan talepler olarak tanımlanır.


Stresin Yol Açtığı Sorunlar

1.Fizyolojik Sorunlar: Kalp atışlarının artması, çarpıntı, ateş basması, baş dönmesi, nefes darlığı, boğazda yutkunma güçlüğü, titreme, baş ağrısı, mide ve kaslarda gerginlik, hazımsızlık, yorgunluk.

2.Zihinsel ve Duygusal Sorunlar: Stres ve gerilim fazla enerji tüketmeye neden olduğu için bir süre sonra birey kendisini zayıf, güçsüz, her an kötü bir şey olacakmış duygusunu yaşayan nedeni belirsiz yoğun bir endişe duyan, uykusuzluk çeken, sinirli, çabuk heyecanlanan bir kişi durumuna gelebilir. Dikkatini toplamakta güçlük çekebilir, hafıza sorunları yaşayabilir, öğrendiği konuları unuttuğu endişesine kapılabilir. Kolaylıkla yapabileceği işleri yapılamaz, güç engellere dönüştürerek işleri geciktirme ya da engelleme eğilimine girebilir.

3.Davranışsal Sorunlar: İçe kapanma, bir maddeye (sigara, alkol v.b.) aşırı düşkünlük, sakarlık, gevşemede güçlükler görülebilir. Yoğun stres bireyin iş verimini de olumsuz etkilemektedir.